18 Kasım 2018 Pazar

Selim'in Aynası


Selim uyanıp yüzünü yıkamak için banyoya gidince inanılmaz bir güzellikle karşılaşarak şaşırdı. Karşısında daha önce gördüğünü hiç sanmadığı, ışıltılı ve dolgun saçları gizemli yüzünü çevreleyerek biçimli omuzlarına inen, bedeninin her noktası sanki Selim dinlesin, görsün, koklasın, tatsın ve dokunsun diye yaratılmış olağanüstü bir kadın vardı. Selim baktıkça onun sıcaklığını hissediyordu. Gözleri soldan sağa, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı ve beklenmedik hareketlerle rastgele dolaştıkça gözlerine inanamıyordu. Yaşamı boyunca karşısına çıkmış tüm Melda'lardan ve Işık'lardan daha güzeldi. Kusursuzdu.

Aynaya yaklaştığında şaşkınlığı daha da arttı. Kadın bir anda karşısında belirmişti ve önünden çekilmiyordu. Kendine güvenen, rahat bir duruşu vardı ve doğrudan Selim'in gözlerinin içine bakıyordu. Selim yıllardır yaşamamış olduğu bir heyecanı yeniden duydu. Eskiden bu kadını çok yakından tanımış, sonra bir daha hiç görmemiş olabileceği duygusuna kapıldı. Selim'in çocukluktan çıkmakta olduğu dönemlerde babası evin banyosunu yenilemişti. Tadilatı yapanların önerisi üzerine, derinlik duygusu vererek banyoyu geniş göstermesi için adeta boy aynası kadar büyük bir ayna konmuştu. Selim geceleri ve gündüzleri evde Işık'la yalnız kalarak birlikte bu aynanın karşısına geçmek için fırsat bulduğunda az hayal kurmamıştı. Ayna onun düşlerini saklayabilmiş olsa başından sonuna izlemek isterdi.

Selim'in düşleri aynanın tanık olduklarının pek küçük bir bölümüydü. Abisi Selman belki de onun düşlediklerinin bir bölümünü gerçekten yapabilmişti. Ayna tüm yaşamlarının izleyicisi olmuştu. Selman evden uzaklaştıkça babası ve annesinin arasında önceden de var olan sorunlar çoğaşıp büyümüş, gittikçe uzayan ve sertleşen kavgalar başlamıştı. Selman tamamen gittiğinde hiç değilse Selim'in yanlarında kalması için yalvarmışlardı. Ama Selim kendisine ve Selman'a ihanet edemezdi. Işık'a olan büyük aşkını bile abisinden gizlemiş, kahramanca kalbine gömmüştü. Hep başka bir Işık bulmayı ummuş, sonra Melda'yı sevmiş, kavuşamamıştı. Hep inandıklarının peşinden gitmişti.

Aynanın içindeki kadın yüzüne ve bedenine dokunmaya başlayınca Selim neler yaşadığını önce anlayamadı. Kadın kendini tanımak istiyor gibiydi. Aradaki cama yaklaşıyor ve uzaklaşıyordu, dudaklarıyla olmayan birini öpüyor, elleri teninin istediği okşayışları bedenine ve Selim'e taşıyordu.

Aynı anda aynı duygularla ürperdiklerine Selim'in kuşkusu yoktu. Kadın aynanın içinde, Selim'se dışındaydı. İkisi de çok yalnızdılar. Dokunuşları onları çoğaltıyor, soluklarını hızlandırıyor, tenlerini ısıtıyor, umulmadık yolculuklara çıkarıyordu. Gerçekleşmesinin pek kolay olmadığını bilseler de, ikisi de günün birinde birbirleriyle ya da bir başkasıyla bütünleşebilmeyi umuyorlardı.

Selim kadının aynanın arkasındaki bulanık yüzüne dikkatle bakarak onu daha iyi görmeye çalıştı. Tanıdık geliyordu. Selman'ın içten ve güzel yüzünü biraz hatırlatıyordu.

Selim'in Öyküleri, http://seliminoykuleri.blogspot.com/2016/11/selimin-oykuleri.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder