8 Şubat 2019 Cuma

Yaşam Perisi


En acayip gücümüzdur. Düşünerek yaşamak.

....

Selim düşündükçe bir bataklığa gömüldüğünü hissediyordu. İnsanlar bir olamıyorlardı. Yaşamı anlamak için yanlış kişilere geçersiz sorular soruyorlar ve aldıkları her yanıtta gerçeklerden ve evrenin güzelliğinden biraz daha uzaklaşıyorlardı.İnsanlar kutuplaşıyordu. Hiç inananlarla inanmayanlar bir olur muydu? Sevenler ve sevmeyenler, bilenler ve bilmeyenler, düşünenler ve düşünmeyenler, çalışanlar ve çalışmayanlar, duyanlar ve duymayanlar, görenler ve görmeyenler, arayanlar ve aramayanlar, bulanlar ve bulamayanlar, konuşanlar ve susanlar, koşanlar ve duranlar, yürüyenler ve bekleyenler, dinletenler ve dinleyenler, gösterenler ve gösterilenler yaşadığımız evrende buluşabilirler miydi?

"Acayip güçlerimiz var ama bu güçlerimizi ya hiç kullanamıyoruz, ya da kullanabilsek bile yanlış kullanıyoruz" diye düşündü. Sonra düşündükçe yaşamdan ne kadar uzaklaştığını düşündü. Sonra düşünmemenin niçin bu kadar kolay benimsenebildiğini artık anladığını düşündü. Düşünen bir insanın düşünmekten vazgeçmesinin çok zor olduğunu düşündü. Düşünmeyen birinin düşünmeyi öğrenmesinin en az çağ atlamak kadar zor olduğunu düşündü sonra. Mırıldandı. En acayip gücümüzdü yaşamak, düşünerek yaşamak.

Selim düşündükçe bir bataklığa gömüldüğünü hissediyordu ve bunun nasıl bir geçmişten gelerek yaşamını böylesine kaplamış olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Anlayamadıkça kafasında akıl almaz çatışmalar oluyor ve zihninin ve edeninin yanmaya başladığını hissediyordu. İçindeki çığlıkları dışarıdan duyamıyordu. Sessizce ağlıyordu. Düşündükçe ve hatırladıkça ağlıyordu. Selim düşündükçe bir bataklığa gömüldüğünü hissediyordu ve buraya nasıl gelmiş olduğunu bilmiyor, anlayamıyordu.

....

Korkunçtu. Düşünceler ve sözcükler, görüntüler ve sesler, tatlar ve kokular, dokunuşlar ve dokunuluşlar öyle hızlı üşüşüyordu ki Selim'in aklına; anlayacak ve anlatacak, konuşacak ve yazacak zaman bulamiyordu. Gördüklerini yalnizca  yaşayabiliyordu. Çevresinde birikmiş küçücük kağıtlara şaşkınlıkla ve acıyarak bakıyordu. Ne kadar anlamsızdilar, ne kadar zavallıydılar, ne kadar gereksizdiler. Varlıklarının hiçbir anlamı yoktu. Yaşadıklarının sonsuz okyanusunda, hep birlikte kaybolmuşlardı.

Bir ışık parladı ve "İşte şimdi gerçekten görüyor ve duyuyorsun beni" dedi bir ses.

Gözleri kamaşarak baktı. Onu daha once hic görmemişti. Bir daha göremeyeceğini de biliyordu. Onu o anda orada görebilmiş olmak, olağanüstü büyük bir şans olmalıydı. Saçlarını ve tenini, gözlerini ve dudaklarını, bedeninin ve yüzünün herhangi bir yerini, sesinin ve sözlerinin gücünü, bakışlarının ve kıpırdanışlarının etkisini anlatamazdı. Işığının karşısında eğildi. Daha önce "Ölsem gam yemem" diyerek aşık olduğu tüm güzellikleri unuttu. İşte, oradaydı. Ona sarılmıştı, kucaklıyordu, her yerine dokunuyordu, öpüyordu. Böyle bir güzelliği daha once görmemiş, yaşamamıştı.

"İşte sonunda geldin" dedi.

"İşte sonunda geldim" dedi.

Esin perisi bir anda kayboldu. Geride bütün odayı doldurarak Selim'in gözlerini kamaştıran renk renk ışıklar, kulaklarına huzur üfleyen sesler bıraktı. Selim kadının güzelliğini saygıyla hatırladı, aklının her kıvrımına yazdı.

"Işte sonunda ilhamın sırrını çözdüm, bu kez gerçekten çözdüm" dedi.

....

En acayip gücümüzdur. Düşünerek yaşamak.


http://dergisanat.blogspot.com/2016/01/esin-perisi.html
Esin Perisi
"Sonunda ilhamın sırrını çözdüm. Büyük bir buluş değiş belki, bilinenin bilmem kaçıncı kez tekrarı. Ama bunu anlamak, hissetmek beni mutlu etti."

https://mehmetarat2000.wordpress.com/2012/12/29/fairy-of-inspiration/
Fairy of Inspiration
“I finally solved the puzzle of inspiration. Not a great discovery maybe, re-expression of known once again, I don’t know how many efforts have been made before, But understanding and feeling this made me happy.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder